MERHAMET DUYGUMUZA NE OLDU?

Hz. Peygamber Hz.Hatice ile evlenmiş ve bu evlilikten ilk kızı Zeynep dünyaya gelmişti. Evlenme çağına gelince Hz. Peygamber onu, teyzesinin oğlu Ebu’l Âs ile evlendirmişti. Hz. Peygamberin Medine’ye hicretinden bir süre sonra kızı da hicret etmişti. Bir gün çocuklarından birisinin ağır bir şekilde hastalanması üzerine Zeynep, babasına, torununun çok hasta olduğunu, acilen gelmesini söyleyerek haber yollamıştı. Muhtemelen o sırada çok önemli bir işle meşgul olan Allah’ın Resûlü ona selam gönderip, “Allah’ın aldığı ve verdiği her şey kendisine aittir. Her şey Allah katında takdir edilmiştir. Sen sabırlı ol ve mükâfatını Allah’tan bekle.” diyerek tavsiyede bulunmuştu. Fakat bebeğin durumu ağırlaşınca, babasını yanında görmek isteyen Zeynep mutlaka gelmesini isteyerek bir daha haber göndermiş, Hz. Peygamber de kızını kırmayarak beraberindekilerle birlikte onun evine gitmişti. Can çekişmekte olan torununu şefkat ve merhametle kucağına alan Rahmet Peygamberi, gözyaşı dökmeye başlamıştı. Yanındaki arkadaşlarından Sad b. Ubâde: “Bu gözyaşı da nedir yâ Resûlallah?” diyerek hayretini gizleyememişti. Bunun üzerine şefkatli Nebi, “Bu gözyaşı, Allah’ın, dilediği kullarının kalplerine yerleştirdiği bir rahmettir. Allah, kullarından sadece merhametli olanlara merhamet eder.” buyurmuştu.

Bu olay, Allah’ın elçisinin ne kadar merhametli olduğunu anlatması bakımından önemlidir. Merhametin; esirgemek, şefkat etmek, acımak, insaflı davranmak ve gönül yumuşaklığı olduğunu anlatmaktadır. Yine aynı şekilde, Rabbimizin Rahman isminin bir yansıması olduğunu hatırlatmaktadır.

Her zaman, bir insanda bulunması gereken merhamet duygusuna, bilhassa bu günlerde daha da ihtiyacımız var. Bahçedeki ağaçları, karıncaların sardığını gören ve karıncaların zehirlenmesiyle ağaçların rahat nefes alacağını düşünen, sonra da karıncaların da bir canının olduğu aklına gelen , bu nedenle karıncaların zehirlenmesinden vazgeçen , Avrupayı tir tir titreten, Akdeniz’i hâkimiyeti altına alan o merhametli, şefkatli Kânuni Sultan Süleyman’ın torunlarına bugün ne oldu da merhamet duygusunu unuttu?

Annesinin ve babasının kendi gözünden sakındığı, Özgecan kardeşimizin başına gelenler hepinizce bilinmektedir. Buna benzer birçok olay maalesef ki günümüzde yaşanıyor.
Bunu yapanlar nasıl bir cânilik, nasıl bir gözü dönmüşlük içindedirler ki bu olayı gerçekleştiriyorlar. Esfel-i Sâfilin (aşağıların en aşağısı, hayvandan da aşağı) derecesinin en somut örneğini gösteriyorlar. Merhamet duygusunun zerre miktarı bu katı yüreklilerde bulunmuyor!
Efendimiz (s.a.v.)  “İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez.” buyuruyor. Aslında iman ile merhamet arasında kuvvetli bir ilişki var. Allah’ın insanların kalplerine koyduğu merhamet sermayesi değerlendirilmediğinde ya da yerli yerince kullanılmadığında, sonu zarar ve ziyan ile bitecek bir ticarete dönüşebilir. Bu ticarette zarar edenlerden olmamak ümidiyle…

 

07.03.2015

Mehmet PEHLİVAN

 

Kaynak: İmamlarburada.com

Print Friendly, PDF & Email