TARİH SAHNELERİ

TRT’nin hakikaten çok yüksek oranlarıyla rakip kanallarda hayli iddialı yapımlara bile final yaptırmak zorunda bırakan tarih dizileri, her ay faturalarda ödediğimiz “TRT payı” nı az da olsa içimize sindirmemize vesile oluyor. Zira yıllardır milletin parasıyla milletin tarihini karaladılar. Bugün, atını ve itini üstümüze salan vahşi ve faşist Batı’nın istediği ve yazdığı, yazdırdığı bir tarih dayatıldı hep. Lâkin artık güzel şeylerde yapılıyor. Tarihimizi, medeniyetimizi, örf ve adetlerimizi kısacası bizi anlatan yapımlar gün geçtikçe artıyor. Elhamdülillah.

Tarih dizilerinin çok daha etkili ve gerçekçi olması için naçizane birkaç tavsiyem var. Birincisi, nasıl ki en iyi kamera, set, kostüm vs. için çaba gösteriliyorsa, en iyi tarih ve din danışmanlarıyla çalışılmaya da özen gösterilmelidir. Arşiv belgelerine dayalı, tarihi esas alan hakiki tarihçileri, ilahiyatçıları kastediyorum.

Tarihte önemli yer tutmuş şahsiyetlerin, rolünü yapan oyuncular, dini tabirleri kullanma noktasında eğreti duruyor. Hele ki Kur’ân-ı Kerim âyetlerini, ömründe hiç Kur’ân okumamış bir yabancının veya anaokulunda 2 yaşındaki bir çocuğun ağzından çıkıyor sanki. Acemilik olabilir fakat bu kadarı da ayıptır.

Tarih dizilerinde dikkatimi çeken başka bir husus ise, özel durumlar haricinde ezan okunmuyor. Mescit yok, namaz kılınmıyor. Dirilişte kenarları püsküllü modern seccadeleri geçiyorum. Gün içinde hiç gerekmeyen şeyler ayrıntılarıyla gösteriliyor ama her gün mecburi olan 5 vakit namaz yok. Hele Ertuğrul Gazinin huzuruna selamsız sabahsız, dut yemiş bülbül gibi çıkmak hiç affedilemez. O da bir yere gidince aynısını yapıyor. Hâlbuki bin yıldan fazla İslam’ın bayraktarlığını yapan ecdadımızın günlük hayatında Allah’ın selamı verilip alınmadan tek kelime edilmez, edilemezdi.

Elbette aşkı meşk hep vardır lâkin dozunu çok iyi ayarlayıp muhteşem tarihimizi yalan rüzgarı dizilerine çevirmemek gerekir.

Tarihi belgeler, 30-40 alp ve 400-500 askerden bahsederken 3-5 alp ve 30-40 askerle idare etmeye çalışmak tuhaf kaçıyor.

Bâtıl şeyler iyice tasvir edilip saf zihinler bulandırıldığı oranda, hatta ondan çok daha fazla iyi, güzel, hayırlı şeyleri de ayrıntılı vermek gerekiyor. Düşman mekânları, bizimkilerden daha mesaj yüklü, ayrıntılı, titiz.  Bir de içki içme, öldürme, kesme koparma, delik deşik etme, kan dökme gibi sahneler çok daha özenle çekilmelidir. Bu tür sahneleri genellikle çocukların ve gençlerin seyredip, bilinçaltı zihinlerine her şeyi sahne sahne kaydettikleri unutulmamalıdır.

Bölümler yayınlanmadan son kez tam ehliyetli tarih ve din uzmanlarına seyrettirilip gerekli düzeltmeler mutlaka yapılmalıdır. Bu husus atlanarak koskoca tarihimiz, birikimleri çok sınırlı yapımcı ve yönetmenlerin insafına bırakılmalıdır.