Peygamber Efendimizin, dünyaya teşriflerini de içinde barındıran hafta Mevlid-i Nebi haftası olarak kutlanmaktadır. Biz Müslümanlar olarak, her yıl O’nun dünyaya teşriflerini anarken, diğer taraftan da O’nun getirdiği güzel prensipleri, ilkeleri, mesajları anlamaya çalışırız.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v.) o gün gönderildiği topluma rehber ve kılavuz olduğu gibi, bugünde O’nun mesajına kulak veren, O’nun öğretilerini baş tacı yapan herkese rahmet olmaya devam etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından her sene Mevlid-i Nebi haftası için bir konu belirlenmekte ve o konu çerçevesinde bir takım etkinlikler yapılmaktadır. Bu sene ki konu ise “Peygamberimiz ve Çocuk” tur.
Ayeti Kerime de Rabbimiz şöyle buyurur: “Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.” (Furkan Suresi 74. Âyet) Evlatlarımız bizim için göz nurudur, gönül aydınlığıdır. Milletler için geleceğin teminatıdır. Çocuklarımız bizim için ne kadar büyük bir nimet ise bir o kadar da imtihan vesilesidir. Biz çocuklarımızla olan diyalogumuzu, çocuklarımıza verdiğimiz eğitimi, onlarla olan günlük bağımızı ne kadar gözden geçiriyoruz, bu konuda ne kadar sağlıklıyız buna bakmamız gerekir. Peygamber Efendimizin çocuklara verdiği değeri acaba biz evimizde kendi çocuğumuza verebiliyor muyuz? Çocukları çevremizde ne kadar tutabiliyoruz? Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.): “Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz.” (Said İbnu’l-As, Hadis No: 177-Buhari) hadisi şerifi gereğince biz evlatlarımızın eğitimiyle, iş teminiyle ilgilendiğimiz ciddiyette, ahlakı, yetişme tarzı noktasında üzerimize düşeni yapabiliyor muyuz? Ya da onlara gereği gibi vakit ayırabiliyor muyuz?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocukları hiçbir zaman göz ardı etmemiş, onları önemsemiştir. Kız çocuklarının gereği gibi kıymet verilmediği cahiliye toplumunda, Efendimiz iyi muamele etme konusunda kız çocuklarını öncelemiştir. Hatta o, bir kimsenin iki veya üç kız çocuğunu yetiştirmesi ve onlara iyi muamele etmesi halinde kendisi ile Cennette komşu olacağı müjdesini vermektedir. Hz. Peygamber’in kız çocukları ile ilgili tavsiye ve telkinleri sadece anne ve babaya yönelik değil, tüm Müslümanları kapsar mahiyettedir. Yani o, ümmetine kendi kızlarına iyi muamele etmelerini tavsiye ettiği gibi başkalarının kız çocuklarına da iyi muamelede etmelerini tavsiye etmiştir.
Efendimiz, içinde bulunduğu ortamda çocukları yok saymamış, onlara gerekli ilgi ve alakayı göstermiştir. Bir çocuk gördüğü zaman mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplayan Hz. Peygamber (s.a.v.), çocuklara ilgi gösterir, yanlarına uğrar ve onlara selam verirdi. Çocuklara beddua edilmesini yasaklayan Allah Resulü onlara sevgi ile hitap eder, gönüllerini hoşnut etmek için hediyeler verir, onlarla oynar ve şakalaşırdı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kendisine “Ey Allah’ın Resulü! Siz çocuklarınızı öper misiniz, biz çocuklarımızı öpmeyiz” diyen bir bedeviye karşı, “Allah senin gönlünden şefkat ve merhameti çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim?” buyurmuştur. (Buharî, “Edeb”, 18; Müslim, “Fezâil”, 64; İbn Mâce, “Edeb”, 3)
O’nun hayatında şiddete, nefrete, sevgisizliğe ve kötü muameleye hiçbir zaman yer yoktur. Sevgi ve şefkate ise hayatında genişçe yer ayırmıştır. Onun sevgi bahçesinde, bütün çocuklara yer vardır. Çünkü o, sevgi ve şefkat peygamberidir. Fıtraten temiz olarak yaratılan bütün çocuklar onun gözünde sevgi ve şefkate layıktırlar.
O’nun örnek ve rehberliğini ağızlardan gönüllere nakşettiğimiz; ahlakını ve şefkatini hayatımıza, ailemize, çocuklarımıza yansıttığımız bir ömür yaşamak temennisiyle…
Mehmet Pehlivan
03 Kasım 2020